Velayet Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Boşanma, eşler için zorlu bir süreç olsa da, bu süreçten en çok etkilenenler şüphesiz çocuklardır. Bir evliliğin sona ermesi durumunda, reşit olmayan müşterek çocukların geleceğini ilgilendiren en hayati konu “velayet” kararıdır. Pek çok ebeveynin en büyük endişesi ve mücadelesi olan velayet davaları, mahkemenin son derece hassas bir denge gözettiği, özel ve teknik bir yargılama alanıdır.
Peki bir velayet davasında mahkemenin önceliği nedir? Hâkim, anne ve babayı değerlendirirken hangi kriterlere bakar? Bu süreçte ebeveynler olarak nelere dikkat etmelisiniz? Bu yazıda, velayet davalarının tüm kritik noktalarını ve dikkat edilmesi gerekenleri adım adım ele alacağız.
Velayet Nedir? Mahkemenin Tek Prensibi: “Çocuğun Üstün Yararı”
Velayet, anne ve babanın, reşit olmayan çocuklarının bakımı, eğitimi, korunması ve temsili gibi konularda sahip oldukları hak ve sorumlulukların bütünüdür. Önemle belirtmek gerekir ki velayet, ebeveynler için bir “hak” olmaktan çok, çocuk için bir “fayda”dır. Bu nedenle, mahkemenin velayetle ilgili vereceği tüm kararlardaki tek ve mutlak yol gösterici ilke, “çocuğun üstün yararı” ilkesidir.
Hâkim, taraflardan hangisinin “daha iyi bir insan” veya boşanmada “daha haklı” olduğuna değil, “çocuğun hangi ebeveynin yanında fiziksel, zihinsel, ahlaki ve sosyal açıdan daha iyi gelişeceğine” odaklanır.
Hâkim Velayet Kararını Verirken Nelere Dikkat Eder? (Kritik Faktörler)
Hâkim, çocuğun üstün yararını tespit ederken çok sayıda faktörü bir arada değerlendirir:
1. Çocuğun Yaşı ve Gelişim Durumu
- 0-6 Yaş Grubu (Okul Öncesi Dönem): Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, bu yaş grubundaki çocukların, özellikle bebeklerin, anne bakım ve şefkatine daha fazla muhtaç olduğu kabul edilir. Annenin velayet hakkını kullanmasına engel teşkil eden çok ciddi bir durum (akıl hastalığı, ahlaki zafiyet, çocuğa şiddet vb.) olmadıkça, velayet genellikle anneye verilir.
- Okul Çağı (7 Yaş ve Üzeri): Bu dönemde, çocuğun eğitim hayatı, sosyal çevresi ve alışkanlıkları ön plana çıkar. Hangi ebeveynin çocuğun eğitimiyle daha yakından ilgilenebileceği, sosyal gelişimine daha iyi katkı sunacağı gibi faktörler önem kazanır.
2. Çocuğun Kendi Fikri ve Tercihi
Mahkeme, belirli bir olgunluğa (“idrak yaşına”) ulaşmış çocukların kendi fikirlerini dinlemekle yükümlüdür. Kesin bir yaş sınırı olmasa da, uygulamada genellikle 8 yaş ve üzeri çocukların beyanlarına başvurulur ve bu beyanlar, hâkimin kararında önemli bir etken olur.
3. Ebeveynlerin Yaşam Koşulları ve Kişilik Özellikleri
Mahkeme, her iki ebeveyni de şu açılardan detaylı bir şekilde inceler:
- Yaşam Ortamı: Çocuğa sunulacak fiziksel koşullar (güvenli bir ev, hijyenik bir ortam, çocuğa ait bir oda vb.).
- Ekonomik Durum: Çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzenli bir gelire sahip olup olmamaları. Ancak zenginlik tek başına bir velayet kriteri değildir.
- Sağlık Durumu: Çocuğun bakımını engelleyecek ciddi bir fiziksel veya ruhsal sağlık sorununun olup olmadığı.
- Alışkanlıklar: Alkol, uyuşturucu bağımlılığı veya ahlaki zafiyet gibi çocuğun gelişimine zarar verebilecek alışkanlıkların varlığı.
4. Kardeşlerin Ayrılmaması İlkesi
Mahkemeler için temel ilkelerden biri, kardeşlerin birbirlerinden ayrılmamasını sağlamaktır. Kardeşlerin birbirlerine olan duygusal bağının ve gelişimlerine olan katkısının korunması amacıyla, çok özel bir zorunluluk olmadıkça tüm kardeşlerin velayeti tek bir ebeveyne verilir.
5. Diğer Ebeveyn ile İlişkileri Geliştirme Potansiyeli
Hâkimin en çok dikkat ettiği konulardan biri budur. Hangi ebeveynin, boşandıktan sonra çocuğun diğer ebeveynle kişisel ilişkisini sağlıklı bir şekilde sürdürmesine daha fazla olanak tanıyacağı değerlendirilir. Çocuğu diğer ebeveyne karşı kışkırtan, görüştürmemek için bahaneler üreten taraf, velayet davasında dezavantajlı konuma düşer.
6. Sosyal İnceleme Raporu (Pedagog Raporu)
Velayet davalarının en önemli delili, mahkeme tarafından atanan psikolog, pedagog veya sosyal hizmet uzmanının hazırladığı sosyal inceleme raporudur. Uzman, ebeveynler ve çocukla ayrı ayrı görüşür, yaşam alanlarını inceler ve çocuğun velayetinin kime verilmesinin onun üstün yararına olacağına dair kanaatini gerekçeleriyle birlikte bir rapor halinde mahkemeye sunar. Bu rapor, hâkimin kararını büyük ölçüde etkiler.
Velayet Davalarında Sık Yapılan Hatalar
- Çocuğu diğer ebeveyne karşı bir silah olarak kullanmak ve kötülemek.
- Mahkeme sürecindeki gerginliği ve tartışmaları çocuğa yansıtmak.
- Mahkeme tarafından belirlenen kişisel ilişki günlerine (görüş günleri) engel olmak.
- Diğer eş hakkında sosyal medyada olumsuz veya küçük düşürücü paylaşımlar yapmak.
- Diğer eşi velayeti almak için haksız yere suçlayan asılsız iddialarda bulunmak.
Velayet davaları, sadece hukuki bilgi değil, aynı zamanda pedagojik bir yaklaşım ve yüksek bir hassasiyet gerektirir. Sürecin çocuğun psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek ve onun üstün yararını her zaman ön planda tutarak hareket etmek esastır. Bu zorlu süreçte size yol gösterecek deneyimli bir Ankara boşanma avukatı ile çalışmak, hem sizin hem de çocuğunuzun haklarının en doğru şekilde korunmasını sağlayacaktır.
Velayet hakkı ve çocuğun üstün yararı ile ilgili temel düzenlemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer almaktadır. Konunun yasal dayanağını doğrudan incelemek isterseniz, ilgili kanuna Mevzuat.gov.tr resmi sitesinden ulaşabilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Aldatan eş velayeti kaybeder mi?
Aldatma (zina), tek başına velayetin kaybedilmesi için bir neden değildir. Mahkeme, aldatma eyleminin çocuğun gelişimini, güvenliğini ve ahlaki değerlerini olumsuz etkileyip etkilemediğine bakar. Eğer aldatma eylemi çocuğun yanında yaşanmamışsa ve çocuğun hayatına olumsuz bir etkisi yoksa, velayet kararını doğrudan etkilemeyebilir.
Velayet kararı kesin midir, sonradan değiştirilebilir mi?
Hayır, kesin değildir. Boşanma davasında verilen velayet kararı, sonradan şartların esaslı bir şekilde değişmesi durumunda “Velayetin Değiştirilmesi Davası” ile değiştirilebilir. Örneğin, velayeti alan ebeveynin başka bir şehre taşınması, sağlığının bozulması veya çocuğun menfaatlerini tehlikeye atması gibi durumlar velayetin değiştirilmesi için birer sebep olabilir.
Ortak velayet mümkün müdür?
Evet. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda, anne ve babanın bu konuda hemfikir olması ve mahkemenin de ortak velayeti çocuğun üstün yararına uygun bulması halinde, ortak velayete karar verilebilir.
Sonuç: Önceliğiniz Çocuğunuz Olsun
Velayet davası, bir “kazanma” veya “kaybetme” mücadelesi değil, çocuğunuzun geleceği için en doğru kararın verilmesi sürecidir. Bu süreçte kişisel öfke ve kırgınlıkları bir kenara bırakıp, çocuğunuzun menfaatini her şeyin üzerinde tutmak ve diğer ebeveynle sağlıklı bir iletişim kurmaya çalışmak, hem davanın sonucu hem de çocuğunuzun psikolojisi için atılacak en doğru adımdır. Bu hassas süreçte bir avukattan profesyonel destek almak, en doğru kararların alınmasına yardımcı olacaktır.